Üsküdar Üniversitesi Sağlıklı Yaş Alma Çalışma Grubu Başkanı, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Şevgin, yaşlıların yalnız yaşam sürmeleri ve “yaşlı dostu evler” konusuna değindi.
Beş yaşlı bireyden biri kronik olarak yalnız
Yalnızlık ve tek başına olma halinin sadece fiziksel değil zihinsel olarak da bir ‘izole olma algısı’ olarak tanımlanabildiğini kaydeden Doç. Dr. Ömer Şevgin, “Yalnızlık yaş almış kişiler arasında sık görülen bir olgu ve neredeyse her üç kişiden birini etkiliyor. Ayrıca beş yaşlı bireyden biri kronik olarak yalnız olarak sınıflandırılmaktadır. Yaşlı nüfus tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artış eğilimindedir. Ülkemizde son 1 yılda toplam nüfusun yüzde 10'unu geçen yaşlı nüfus giderek yalnızlaşıyor. Bu değişimin nedenleri arasında aile bağlarının zayıflaması, eşlerden birinin vefat etmesi, boşanmaların artması, çocuk sahibi olma isteğinin azalması, sosyoekonomik faktörler, çocukların bireyselleşme ve özgür yaşama istekleri sayılabilir. Bu ve benzeri faktörlerle yalnızlaşan yaşlılara yönelik stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir.” dedi.
“Yaşlı Dostu Şehirler” gereklilik haline geldi
Yalnızlaşan yaş almış bireylerin bakım, ev içi aktiviteleri ve öz yeterlilikleri için gerekli konut tasarımı ve şehir planlamalarının elzem olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ömer Şevgin, şöyle devam etti:
“Yaşlı dostu şehirler inşa edilerek yaşlılarımızın yaşam kalitesini arttırabiliriz. Aynı zamanda dikey yapılaşma yerine yatay mimari kullanarak üretilen doğa ile iç içe bir yaşamda hem bizim hem yaşlılarımızın yaşam standartlarını olumlu yönde etkileyecektir. Yollarda kaldırımların geniş ve düz zemin olması, kaldırımların kaydırmaz malzemelerden yapılması, yollarda sensörlü trafik ışıklarının bulunması, kaldırım kenarlarında bariyerlerin bulundurulması, üst geçitlerde asansörlerin olması gibi şehir planlamalarının yapılması gerekmektedir.”
Ev kazaları yaşlılar için en büyük tehditlerden biri
Yaş almış bireylerde en sık rastlanan kazaların ev içinde meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Ömer Şevgin, “Özellikle düşmeler, çarpmalar ve mutfak da yaşanan kesici delici malzemelerle meydana gelen kazalar en sık karşılaşılan kazalar diyebiliriz. Kazaların meydana geldiği ev bölümlerinde ilk sırada banyo, tuvalet ve merdivenler gelmektedir. Düşmelerin genellikle gece ve sabaha karşı olması da en sık karşılaştığımız tablo.” diye konuştu.
Evi yaşlıya uygun olarak dizayn etmek birçok kazanın ve yaralanmanın önüne geçiyor
Kazaları önlemenin en etkili yolunun tedbir almak olduğuna işaret eden Doç. Dr. Ömer Şevgin, şunları kaydetti:
“Yaşlı bireylerde de bu kural değişmiyor. Evi yaşlıya uygun olarak dizayn etmek birçok kazanın ve yaralanmanın önüne geçecektir. Bu önlemlere örnek olarak; kaygan zeminlere yönelik kaydırmayan paspasların kullanılması, evdeki halıların çok gerekmedikçe kaldırılması (eğer kullanılacaksa çok ince halıların tercih edilmesi), koridorlarda duvara sabit tırabzanların yerleştirilmesi, koridorlara ve yatak odasına sensörlü ışıkların yerleştirilmesi, merdivenlerin basamaklarına kaydırmaz malzeme konulmasını sayabiliriz. Yeni bir ev alınacaksa evin güneş ışığını yeterince alması, çok yüksek bir katta bulunmaması, asansör sisteminin bulunması gibi özelliklerine de bakılmalıdır.”
Ergonomik ve akıllı ev sistemleri yaşam kalitesini artırıyor
Yaşlı dostu bir ev tasarımında ergonomik düzenlemelerin hayati önem taşıdığını dile getiren Doç. Dr. Ömer Şevgin, “Ergonomik düzenleme olarak; mutfak tezgahının kişinin boyuna uygun olması, klozet yüksekliğinin yine kişiye uygun olması, kapı eşiklerinin olmaması, aydınlatmaların göz almayan gün ışığı formunda olması güvenli ev için gereklidir.” dedi.
Gelişen teknolojiyle birlikte akıllı ev sistemlerinin yaşlılar için önemli avantajlar sunduğunu da ekleyen Doç. Dr. Ömer Şevgin, “Gelişen teknoloji ile birlikte akıllı ev sistemleri de bu konuda yaş almış bireyler için oldukça önemli işlevler yapmakta ve hayatları kolaylaştırmaktadır. Koku, duman sensörleri, akıllı kamera sistemleri, hatırlatıcı alarm sistemleri, akıllı robotik sistemler (süpürge, fırın, TV) ve aydınlatmalar bunlara örnek verilebilir.” ifadesinde bulundu.
Ruh sağlığı kişinin yaşadığı ortamla bağımsız düşünülemeyeceğini söyleyen Doç. Dr. Ömer Şevgin, “Aydınlık ferah bir ev, açık renkli duvarlar, hatıralarını yad edebileceği duvara asılı portreler yaşlıların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacaktır.” diye konuştu.
Bağımsız yaşama arzusu sağlıklı olmakla mümkün
Bağımsız yaşama arzusunu gerçekleştirmek için bireyin öncelikle sağlıklı olması gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Ömer Şevgin, “Bu sağlık sadece fiziksel değil psikolojik, zihinsel sağlık anlamına da geliyor. Haftada en az 2 buçuk saat (150 dakika) fiziksel aktivite yapmak son derece önemli. Fiziksel aktivite yürüme, hafif egzersizler, parklardaki spor aletleriyle yapılan aktiviteler ile gerçekleştirilebilir. Toplulukla bir araya gelme, arkadaşlarla buluşma, çarşı pazarda gezinme sosyalleşme açısından, ruhsal sağlık açısından son derece önemlidir. Bulmaca çözme, torunları oynatma, bağ bahçe işleri ile ilgilenme yine yaş almış kişilerin sağlığı üzerine son derece olumlu etkiler yapmaktadır. Tüm bu aktiviteleri yapmak veya yapmaya çalışmak sağlıklı olmayı sağlıyor, sağlıklı olmak da bağımsız yaşamanın yolunu açarak bakım ihtiyacını en aza indiriyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı