Türkiye, kentsel dönüşüm alanında ölçek ve hız bakımından adeta bir deney laboratuvarı işlevi görüyor. Özellikle büyükşehirlerde önemli ilerlemeler kaydedildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre, İstanbul’da bugüne kadar yaklaşık 800.000 bağımsız bölüm kentsel dönüşüm kapsamında yenilenerek hak sahiplerine teslim edildi. 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından, 2025 sonuna kadar bölge genelinde 453.000 konutun tamamlanması hedefleniyor ve bu süreç için ayrılan yeniden inşa bütçesi 2 trilyon TL’yi aşmış durumda. Türkiye, hem afet odaklı yeniden inşa hem de planlı kentsel dönüşüm alanlarında, birçok ülkenin onlarca yılda başaramadığı ölçeği sadece birkaç yıl içinde yönetmek zorunda kalıyor.
NOVO Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Aytuğ Dikbaşer, bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Kentsel dönüşüm Türkiye’de artık sadece bina yenileme değil; finansmandan mühendisliğe, hukuktan sosyolojiye kadar çok sayıda aktörü kapsayan kapsamlı bir dönüşüm ekosistemi haline geldi. Doğru planlama ve şeffaf yönetimle Türkiye, bu ekosistemiyle bölgesine ve dünyaya örnek olabilecek güçtedir.”
Birleşmiş Milletler ve UN-Habitat raporları, şehirlerin küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %70’inden sorumlu olduğunu ve dünya nüfusunun çoğunu barındırdığını ortaya koyuyor. Ancak birçok ülkede kentsel dönüşüm, parçalı ve daha çok estetik odaklı yenileme projeleri şeklinde ilerliyor. Türkiye’nin farkı ise, dönüşümü afet odaklı güvenli yaşam ekseninde konumlandırması ve kamu kurumlarının kurumsal ölçek ekonomisi ile proje yönetim kapasitesini etkin kullanmasıdır.
Dünya Bankası verilerine göre, 2024 itibarıyla Türkiye’de 1 milyonun üzerinde nüfusa sahip kentsel alanlarda yaşayan kişi sayısı 33 milyonu aşmış durumda. Bu durum, Türkiye’yi mega kent ve büyük metropol deneyimi açısından Avrupa ve OECD ülkeleri arasında üst sıralara taşıyor. Dikbaşer’e göre, bu tablo Türkiye’ye önemli bir rekabet avantajı sağlıyor: “Dünyada hem bu ölçekte kentleşen hem de kısa sürede yapı stoğunu yenilemek zorunda olan çok az ülke var. Türkiye, doğru stratejilerle kentsel dönüşüm bilgi birikimini sadece kendi içinde değil, bölge ülkeleriyle de paylaşabilecek, mühendislik ve danışmanlık ihracatı yapabilecek seviyeye ulaşabilir.”
Kentsel Dönüşüm: Sadece Bina Değil, Yaşam Kalitesi Değişimi
Küresel ölçekte konut krizinin 2,8 milyardan fazla insanı etkilediği ve plansız şehirleşmenin iklim risklerini artırdığı vurgulanırken, Türkiye’deki kentsel dönüşüm politikaları enerji verimli binalar, ulaşım hatlarına entegrasyon, sosyal ve kültürel donatı alanları gibi unsurlarla ele alındığında, sadece fiziksel yapının değil, yaşam kalitesinin de dönüşümünü ifade ediyor. Aytuğ Dikbaşer bu noktaya özellikle dikkat çekiyor: “NOVO Şirketler Grubu olarak kentsel dönüşüme sadece ‘eskiyi yık, yeniyi yap’ yaklaşımıyla bakmıyoruz. Mahalle dokusunun korunması, sosyal bağların güçlendirilmesi, çocukların ve yaşlıların güvenle yaşayabileceği sokakların tasarlanması en az statik projeler kadar önemli. Gerçek dönüşüm, betonarme kadar insanı da merkeze alan dönüşümdür.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
