İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında yaptığı açıklamada, şiddetin farklı biçimlerde ortaya çıktığını ve kadınların benlik saygısını ciddi şekilde zedelediğini belirtti. Prof. Dr. Çelen, şiddetin fiziksel, sözel ve duygusal olarak kendini gösterebileceğini ifade ederek, "Şiddet, bilerek karşı tarafa zarar verme amacı taşır. Fiziksel saldırı, aşağılayıcı sözler veya örtülü eleştirilerle uygulanabilir. Tüm bu şekiller karşıdaki kişiye hem fiziksel hem de duygusal zarar verir" dedi. Kadına yönelik şiddetin bireysel, fizyolojik ve kültürel temelleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çelen, "Bireysel düzeyde şiddetin ortaya çıkışında 'donakalım' olarak adlandırdığımız bir durum etkili oluyor. Bu, kişinin beklenmedik engeller karşısında yaşadığı donukluk hali ve bunun sonucunda oluşan öfke patlamasıdır. Öfke kontrol edilemediğinde fiziksel ya da sözlü şiddet biçiminde dışa vurulabilir" diye konuştu. Duygu kontrolünün eksikliğinin de şiddeti tetiklediğini belirten Çelen, "Çocuklukta öğrenilen duygu kontrolü eksikliği, özellikle erkek çocuklarında daha belirgindir. Ailede agresif davranışların ödüllendirilmesi, çocukların şiddeti öğrenmesine yol açar" ifadelerini kullandı. Ayrıca, şiddetin kültürel temellerine de dikkat çeken Prof. Dr. Çelen, "Bazı toplumlarda erkeğin üstünlüğü kabul edilir ve bu durum kadına yönelik olumsuz önyargıları besler. Ataerkil aile yapıları, kadının pasif kalmasını öğreterek şiddetin devamına zemin hazırlar" dedi. Şiddetin kadınların ruh sağlığı üzerindeki etkilerine de değinen Çelen, "Şiddete maruz kalan kadınlarda kaygı, depresyon, düşük benlik saygısı gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda bu kadınlar intihara yönelebiliyor. Kadınlar genellikle yaşadıkları şiddeti dışa vurmakta zorlanıyor ve içe kapanıyor" şeklinde konuştu. Toplumda artan şiddet olaylarına dikkat çeken Prof. Dr. Çelen, "Şiddet dolu aile ortamı, çocukların büyüdüğü çevre ve akran gruplarında şiddete tanıklık etmeleri, onların davranışlarını olumsuz etkiliyor. Dijital oyunlarda şiddet içeren karakterlerin ödüllendirilmesi, gençlerin bu davranışları model almasına neden oluyor" uyarısında bulundu. Son olarak evde duygu kontrolünün öğretilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Çelen, "Çocuklara ceza yerine kural konulmalı ve bu kurallar anne-baba tarafından tutarlı şekilde uygulanmalı. Çocukların her isteği yerine getirilmemeli, böylece öfke kontrolü gelişir. Suç işleyen çocukların ise ilgili kurumlarda rehabilite edilmesi sağlanmalıdır" dedi.