KOSAM: Yapay Et, Stratejik Bir Gıda Politikası Haline Geliyor
KOSAM, yapay et teknolojisinin sadece bir gıda meselesi olmadığını, aynı zamanda küresel rekabet, stratejik teknoloji ve ulusal ekonomi güvenliği açısından kritik bir alan olduğunu vurgulayan önemli bir rapor yayımladı.
Kalkınma Odaklı Stratejik Araştırmalar Merkezi (KOSAM), dünya gıda sistemlerinin geleceğini şekillendirecek biyoteknolojik dönüşümü ele alan "Laboratuvardan Sofraya: Yapay Et" başlıklı kapsamlı bir raporu kamuoyuna sundu. KOSAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Karaca, yapay etin sadece gıda sektörüyle sınırlı kalmayıp küresel rekabet, stratejik teknoloji ve ulusal ekonomik güvenlikle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.
Karaca, raporun yapay et teknolojisini Türkiye'nin 2053 vizyonu kapsamında stratejik bir alan olarak değerlendirdiğini ifade ederek, "Gıda, enerji ve su güvenliği artık birbirinden ayrı düşünülemez. Yapay et bu üçlü denklemin merkezinde yer alıyor ve hem büyük fırsatlar hem de belirsiz riskler barındırıyor. Türkiye olarak bu gelişmeleri sadece izlemekle kalamayız; öncü bir aktör olarak pozisyon almalı ve hazırlıklarımızı erkenden tamamlamalıyız" dedi.
Ekonomik açıdan da önemli veriler sunan Karaca, "Son on yılda sektöre yapılan 3 milyar doları aşan yatırımlar, yapay etin uzun vadeli potansiyelini ve stratejik önemini gösteriyor. TÜBİTAK destekli AR-GE projeleri, üniversite-sanayi iş birlikleri ve teknoparklar bu alanda kritik rol oynamalı. Yerli patentler ve çözümler geliştirmezsek, teknoloji ithal eden ve standartları takip eden bir ülke konumuna düşeriz" değerlendirmesinde bulundu.
Çevresel etkiler konusunda ise Karaca, "Yapay etin daha az kaynak tükettiği yönündeki iddialar henüz tüm senaryolarda geçerli değil. Enerji kaynağı, atık yönetimi ve su kalitesi çevresel ayak izini belirliyor. Yeşil Kalkınma Devrimi ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedefleri doğrultusunda, bu teknoloji ancak yenilenebilir enerji ile entegre ve döngüsel ekonomi prensiplerine uygun modellerle desteklenmeli. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın politikaları bu süreçte rehber olmalı" dedi.
Toplumsal kabulün güvenle mümkün olacağını vurgulayan Karaca, "Türk milleti sofraya gelen her lokmanın helal olmasına büyük önem verir. Bu hassasiyet yapay et için daha da kritik. Diyanet İşleri Başkanlığı ile bilim insanlarının iş birliğiyle üretimin her aşamasını kapsayan şeffaf bir helal sertifikasyon protokolü oluşturulmalı. Ayrıca Ticaret Bakanlığı öncülüğünde, tüketiciyi doğru bilgilendirecek, bilgiye dayalı bir iletişim kampanyası başlatılmalı" ifadelerini kullandı.
Hukuki düzenleme eksikliğinin risk ve fırsat barındırdığını belirten Karaca, "Türkiye, diğer ülkelerin düzenlemelerini taklit etmek yerine kendi değerleri ve stratejik çıkarlarını ön planda tutan özgün bir yasal çerçeve oluşturmalı. Sağlık ve Tarım Bakanlıkları koordinasyonunda, FAO ve WHO standartları dikkate alınarak yerli koşullara uygun, risk temelli aşamalı onay ve denetim mekanizması kurulmalı" dedi.
Son olarak Karaca, "Yapay et ne körü körüne desteklenmesi gereken bir mucize ne de kesinlikle reddedilmesi gereken bir tehdit. Bu teknoloji dünya gıda sistemlerine çok boyutlu bir müdahaledir. Türkiye, akademik merak, ekonomik fizibilite, toplumsal değerler ve stratejik öngörüyü dengeli ve proaktif şekilde bir araya getirmeli. Tüm paydaşları sürece dahil ederek şeffaf bir diyalog ortamı oluşturmalı ve bu küresel dönüşümden güçlenerek çıkacak ulusal yol haritasını kararlılıkla uygulamalıdır" diyerek raporun temel mesajını özetledi.
"Laboratuvardan Sofraya: Yapay Et" raporu, Türkiye'nin gıda teknolojilerindeki dönüşüme liderlik etme potansiyelini ortaya koyan önemli bir çalışma olarak değerlendiriliyor. Rapora KOSAM'ın resmi web sitesi (www.kosam.org) üzerinden ulaşılabiliyor.
Kaynak: Beyaz Haber Ajansı (BYZHA)
YORUMLAR
