Günümüzde çocuklar, steril ortamlar, uzun ekran kullanımı, hareketsizlik ve yetersiz beslenme gibi etkenler nedeniyle bağışıklığı güçlendiren doğal uyaranlarla geçmişe kıyasla daha az karşılaşıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ebru Gözer, bağışıklık sisteminin zayıflamasının anne karnındaki döneme kadar uzanabileceğini belirterek, "Annenin beslenme şekli, çevresel faktörler, doğum şekli ve mikrobiyota doğrudan bağışıklık sistemini etkiliyor. Çocukların toprak ve doğayla daha az temas etmesi, daha sık hastalanmalarına ve alerjik hastalıklara yatkın olmalarına neden oluyor" dedi.
Dr. Gözer, Alfa ve Z kuşağının doğdukları andan itibaren birçok riskle karşılaştığını ifade ederek, "Sezaryen doğum, bebeklerin doğum kanalından geçerken alacağı faydalı bakterileri azaltıyor. Anne sütü ile beslenme süresinin kısalması, gereksiz antibiyotik kullanımı, doğayla temasın azalması ve sosyal izolasyon da bağışıklık sistemini zayıflatan önemli faktörler arasında yer alıyor" diye ekledi.
Mikrobiyotanın bağışıklıkta kritik bir rol oynadığını vurgulayan Dr. Gözer, "Bağırsaklarda yaşayan yararlı mikroorganizmalar, bağışıklık ve metabolizmanın sağlıklı işlemesi için hayati öneme sahip. Bu denge bozulduğunda enfeksiyonlara ve iltihabi hastalıklara karşı yatkınlık artıyor" ifadelerini kullandı.
Aşırı dezenfeksiyondan kaçınılmalı
Endüstriyel beslenmenin çocukların bağışıklığını belirgin şekilde zayıflattığını belirten Dr. Gözer, "Günümüzde çocukların beslenmesinde işlenmiş ve katkı maddeli gıdalar yaygın. Yüksek şeker, trans yağ ve katkı maddeleri bağırsak mikrobiyotasını bozarak bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışmasını engelliyor. Lif, probiyotik ve prebiyotik açısından zayıf beslenme, enfeksiyon ve alerji riskini artırıyor. Ayrıca aşırı steril ortamlar ve kısıtlı dış mekan oyunları, çocukların mikroplarla doğal temasını engelleyerek bağışıklığın doğru şekilde gelişmesini zorlaştırıyor ve alerjik hastalıkların artmasına yol açabiliyor" dedi.
Çocukların ekran süresi sınırlandırılmalı
Dr. Gözer, ekran süresinin bağışıklık üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirterek, "Z kuşağı çocukları çok erken yaşlardan itibaren telefon, tablet ve televizyon gibi cihazlara uzun süre maruz kalıyor. Ekranlardan yayılan mavi ışık, melatonin hormonunun salgılanmasını baskılayarak gece uykusunu bozuyor. Bağışıklık sistemi uykuda yenilenir; yetersiz uyku ise enfeksiyonlara karşı direnci azaltıyor. Hareketsizlik ve sosyal izolasyon da bu durumu daha da kötüleştiriyor" dedi.
Sağlıklı bağışıklık için ebeveynlere büyük görev düşüyor
Bağışıklığın güçlendirilmesinde ebeveynlerin rolünün çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Gözer, "Çocuklar en çok anne ve babalarını örnek alıyor. Bu nedenle ebeveynlerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemesi gerekiyor. Dengeli ve doğal beslenmek, mevsiminde evde pişen yemekleri tercih etmek, yaşa uygun uyku düzeni sağlamak, çocukları hareket etmeye teşvik etmek ve doğayla temas etmelerine olanak tanımak faydalı oluyor. Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak ve aşırı steril olmayan, dengeli hijyen koşullarında büyütmek de bağışıklık sisteminin doğal yollarla güçlenmesine katkı sağlıyor" diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
