Prof. Dr. İsmet Tamer, genetik mirasın yaşam süresi üzerinde etkili olduğunu ancak bunun yalnızca yüzde 20-25 oranında olduğunu belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve National Institute on Aging’in yaptığı araştırmalar, yaşam süresinin büyük kısmının yaşam tarzı, çevresel faktörler ve bireysel tercihlere bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin; Sardinya’da zeytinyağı, tam tahıllar ve taze sebzeler; Okinawa’da tatlı patates, soya ürünleri ve yeşil yapraklı sebzeler; Nicoya’da ise fasulye, mısır ve tropik meyveler günlük beslenmenin temelini oluşturuyor. British Medical Journal’da yayımlanan bir çalışma, bitkisel ağırlıklı Akdeniz tipi beslenmenin kardiyovasküler hastalık riskini yüzde 30’a kadar azalttığını gösteriyor. Okinawa’da benimsenen “hara hachi bu” yani “yüzde 80 doyana kadar yemek” felsefesi ise kalori kısıtlamasıyla hücresel yaşlanmayı yavaşlatıyor. Bu da soframızdaki seçimlerin sadece midemizi değil, biyolojik saatimizi de etkilediğini ortaya koyuyor.
GÜNLÜK HAREKETİN ÖNEMİ
Prof. Dr. İsmet Tamer, mavi bölgelerde yaşayanların spor salonlarında uzun saatler geçirmediğini, hareketin günlük yaşamın doğal bir parçası olduğunu vurguluyor. Tarlada çalışmak, merdiven çıkmak, yürüyerek komşuya gitmek ve bahçeyle uğraşmak gibi aktiviteler onların hareket alışkanlıkları arasında yer alıyor. Harvard Tıp Fakültesi’nin uzun süreli takip çalışmaları, günde 7-8 bin adım atan bireylerin hareketsizlere göre yüzde 40 daha düşük ölüm riski taşıdığını gösteriyor.
ZİHİNSEL SAĞLIĞA DİKKAT
Yaşlanmanın sadece bedensel değil, aynı zamanda zihinsel bir süreç olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İsmet Tamer, Okinawa’da “ikigai” olarak adlandırılan yaşam amacının insanların her sabah güçlü bir motivasyonla uyanmasını sağladığını belirtiyor. Psychosomatic Medicine dergisinde yayımlanan bir araştırma, yaşam amacı güçlü bireylerde kardiyovasküler hastalık ve depresyon riskinin daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca Harvard Adult Development Study’nin 75 yılı aşkın süren araştırmaları, uzun yaşamın en önemli faktörlerinden birinin güçlü sosyal bağlar olduğunu gösteriyor. Okinawa’daki “moai” adlı sosyal gruplar, üyelerine yaşam boyu dostluk ve güvenlik sunarak bireylerin yalnız kalmasını engelliyor ve aidiyet duygusunu güçlendiriyor.
UZUN VE KALİTELİ YAŞAMIN FORMÜLÜ
100 yaş kulübüne girmek için genetik mirasın tek başına yeterli olmadığını belirten Prof. Dr. İsmet Tamer, uzun yaşamın sırrının doğayla uyumlu beslenmek, hareketi günlük hayatın parçası haline getirmek, zihinsel merakı ve yaşam amacını korumak, güçlü sosyal bağlar kurmak ve zorluklar karşısında dirençli olmakta yattığını söylüyor. Yaşam süresini uzatmanın yanı sıra yaşam kalitesini artırmanın da mümkün olduğunu ifade eden Tamer, "Soframıza daha fazla sebze, hayatımıza daha çok hareket, kalbimize daha güçlü bağlar ve zihnimize daha fazla merak katabilirsek, 100 yaş kulübünün davetlileri arasında yer alabiliriz" diyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı